
Yapılacak şey belli! Commodore 64 kurulacak!
River Raid oynanacak. Uçak oyunu diyelim yani!
Birden hayaller, hevesler...
Gözler kısılır...
Mavi gökyüzü, süzülen mavi uçak, yetenekli bir pilot!
Nehir boyunca dizilmiş koskoca donanmaya karşı savaşacak!
Kırmızılı joystick (kol) ele kavrandı mı bir kere, havaya girmeye hazırsın!

Bir de iki kişi oynuyorsanız hiç sormayın. Sıra beklerken heveslenmeler, sabırsızlanmalar... Arada sırada kavga da çıkabiliyordu. Oyun bir yerde rekabete dönüşebiliyordu. Bazen de donanım sorunları yaşardınız, kol çalışmıyor, kablo temassızlık yapıyor falan.
Eğer oyunu yalnız oynuyorsanız, evde ses seda yoksa oyunun ses efektleri daha bir dikkatinizi çekerdi. Uçağın ateş edişi, patlayan köprüler, benzin doldurma efekti, uçağın sesi...

Rekor kasıyoruz! Sen hiç yanmadan yirminci köprüye gelebilir misin? Hele ellinci köprüden ilerisini sorma. Benzinin bitecek telaşesi, dar geçitler, ateş edebilen kırmızı helikopterler! 10.000 puan yaptın mı bir melodi ile beraber bir uçak hediye edilirdi. Her on binde bir uçak.
Bu oyunu elde kavranan kol ile oynamak oldukça zevkliydi. Diğer pek çok bilgisayar oyununda olduğu gibi zamanın nasıl da hızla geçtiğini pek fark edemezdiniz. Bu arada aklınıza bir soru gelir ve rahatınız kaçardı; “ödevlerini bitirdin mi?” Bazı kere büyükler de oyuna heveslenirdi, hele çekil biraz da biz oynayalım falan...
Şimdilerde bu oyunları bilenler pek yok. Multiplayer, çok oyunculu oyunlar falan var artık. O zamanlar böyle bir oyun oynamak, o makineye sahip olmak biraz lükstü. Şimdiki çocuklar hemen her evde bir bilgisayar, hemen her bilgisayarda, internette pek çok oyunla buluşuyorlar. Büyükler de pek söz dinletemiyor, sakıncalı içeriklerle karşılaşabiliyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder